Zihnimde Hala Yazılmamış Cümleler Var

Zihnimde Hala Yazılmamış Cümleler Var

“İnsanoğlu kuş misali” demiş atalarımız. Kuş misali göçmek, gezmek, keşfetmek doğasında var insanoğlunun. Hakkında hikayeler duyduğumuz bir taşı bile yerine görüp belki yüzlerce yıl öncesine dair ufacık bir toz zerresi ararız. Kız kulesinin önünde otururken yıllar önce fırtınada yanan feneri hayal ettiğimiz gibi Çin Seddi'nde yürürken eli kılıçlı askerlerin yanımızdan yürüyüp geçtiğini hayal ederiz. O an yaşadığımız her anı, hoş bir anı halinde zihnimize kazırız.

Gezi ve seyahat bazılarının yaşam biçimi olmuştur. Örneğin bir kebabı ya Adana’da yemek ister ya da Bursa’da. Sırf macera olsun diye değil, anı hafızasına bir kare daha sığsın diye hiç üşenmeden atlayıp gider. Çevrenizde böyle insanlar yoksa bile mutlaka duymuşsunuzdur. Hani çok okuyan mı bilir, çok gezen mi derler. Biz gezginler her şeyi yerinde görüp dinlediğimiz hatta tattığımız için enteresan bir deneyime sahip oluruz. Bir hikayeyi anlatırken orada yaşamış gibi anlatırız. Bu da bizlerin sohbetine keyif katar. Ve çoğu gezginler'in Zihinlerine resmettikleri her sahne dillerinde dökülürken adeta sizi de kendileriyle birlikte oraya götürür. Çanakkale’de Conkbayırı’nı görmüş birisi Kurtuluş Savaşı’ndan bahsederken, yüz sene önce havada tüten barut kokusunu alabilirsiniz.

Sadece bir yer hakkında gezi hikayeleri dinlemek değil, bizzat o yerlere misafir olmanın ayrı bir tadı vardır. Hatta yapılan seyahat yolculuğunun bile yaşattığı deneyim çok ayrı bir serüvendir. Arabayla yolculuk ederken yol kenarında keşfedilen lokantalar, otobüste ikram edilen çay uçakta yanımıza oturan turist, hepsi birer serüvenin parçası haline gelebilir.

Gezip gördüğümüz memleketin kültürü, belki hitap şekli bile ruhumuza yeni bir değer katar. Özellikle büyük şehirlerde yaşayanlar daha küçük yerleri ziyaret ettiğinde kucak dolusu huzurla yeniden evine döner. Bu yerlerin asıl albenisi de budur zaten. Doğası insanın bedenini temizlerken gördüğümüz samimiyet ruhumuzu temizler. Büyük şehirlerin beton dolu, tozlu caddelerinden sonra Uzun Gölün çevresinde yürüyenler ya da Antalya’da bir portakal bahçesinde gezenler, aldığı nefesin şimdiye kadar ciğerine bile inmemiş olduğunu anlar. Gördükleri her kare manzara, zihinlerinden çıkıp ruhlarına erişen bir hatıra olur. Bu hatıralar önce zihne sonra ruha ince ince yazılır. Eğer sizin de hala zihninize yazılacak bir şeyler varsa hala gezip göreceğiniz bir yerler var demektir.